27 Aralık 2015 Pazar

Kuran'ın Mucizeleri - Denizler/Dünya/Cenin İzahları

Günümüz biliminin son asırda farkettiği bazı gerçekleri 1400 yılı aşkın süre önce en güzel ve en iyi tarifle anlatarak mucizelerini sergileyen kitaba biz Kur'an-ı Kerim diyoruz..

"...Kuran’ı yetersiz görenler ne yazık ki uydurmalara müracaat etmiş ve Kuran’ın berrak sesinin kötü frekanslarla karışmasına sebep olunmuştur. Kuran, Dünya’nın geoit şeklinden Güneş’in ve Dünya’nın hareketlerine, ceninin anne rahmindeki oluşumundan denizlerin altındaki suların karışmamasına kadar birçok konudaki izahlarıyla; 1400 yıl öncesinden, günümüz biliminin son asırda farkettiği bir takım gerçekleri en güzel şekilde anlatarak mucizelerini sergiler..."

Uydurulan Din ve Kuran'daki Din, s.73

10 Aralık 2015 Perşembe

Varsın kopsun kıyamet!

Ölümümüz kıyametimizdir, doğumumuz onun en büyük alâmeti. Hepsi bu kadar! S.Tuncel.

Varsın Mehdisi gelsin, mehdisi gitsin. Dünya savaşının 3.'sü başlasın dördüncüsü bitsin... Özeti üst paragraf olduktan sonra kişinin ölümü, kendi kıyameti değil midir?

18 Kasım 2015 Çarşamba

Kendi ülkesini küçük düşürmeyi sevenlere...

Burada maksadım Erdoğan'ı ya da AK Parti'yi savunmak değil. Sadece ülkemin böyle saçma algısal yanıltmalarla küçük düşürülmesine de göz yummak istemediğim için paylaşma ihtiyacı hissettim.
G20'den bir video kesiti dolaşıyor sosyal medyada. Erdoğan'la (dünya lideri) göndermesi yapılarak kimsenin tokalaşmadığına dikkat çekilerek verilen bir videoyu paylaşarak, kendi ülkelerinin dolaylı yönden de kendilerinin değersizleştirildiğinin farkında olmadan, her nedense böyle de bir çaba içine giriyorlar. 

Aslında görünen şu;

Açılış gününün programını aşağıda paylaştım. Lütfen buradan merak edenler baksın. Erdoğan, tüm katılımcıları kapıda zaten karşıladı ve kabul etti. Hemen ardından programda da belirtildiği gibi aile fotoğrafına geçildi. İçeride Obama'yı göremeyen devlet başkanları da aile fotoğrafı sırasında onu görüyor, merhabalaşıyor ve yerlerine geçiyor. Hatta bazıları Putin ile bazıları da diğer liderler ile selamlaşıyor. Dolayısıyla kendilerini kapıda karşılayan Erdoğan'la bir kez daha tokalaşmalarına neden ihtiyaç olsun. Kompleks yapılacak ya... hadi küçük düşürün ülkenizi...

Kendi ülkesini küçük görenlere prim tanımamak ve doğruyu gizlemek istemediğimden içimden geçenleri paylaşmak istedim.

İşte program;

İşte Video; 
https://www.facebook.com/HdpEmpati/videos/406202762908130/ 

İşte amaçsız içerik;Dünya liderimiz Obamadan makas aldı diye ortalıkta haberler dönünce yabancı ajansların videolarına bakayım dedim o da ne bırakın makas almayı dünya liderimizle kimse tokalaşmamış bile smile ifade simgesi 

Hani birini çok seversiniz ona hep kur yaparsınız ya o da size hiç yüz vermez ya işte tayyip obama ilişkisi de aynen öyle olmuş galiba şimdi videoyu dikkatlice izleyip gülebilirsiniz smile ifade simgesi

Gülmekten çenem yamulacaktı ya 

1 Kasım 2015 Pazar

Sizsiniz beyinsiz!

01 Kasım seçimlerini şu şekilde okuyorum.

Seçmen, gerek cemaatle ilişkisi nedeniyle hukuksal sorunlara sebep olması gerek yolsuzluk gibi güvensizlik anlamında istikrarına sekte vuran konular ortaya çıkmasıyla bir önceki seçimlerde ciddi uyarı alan Ak Parti'ye, başta terör ve istikrarsızlığa yol açan&açabilecek büyük problemlere ve akla gelen her türlü sorunla uğraşmanın tek adresi "sensin" dedi. Bu işi "sen çözeceksin" diyerek onu ödüllendirmedi, ona sorumluluk verdi.

Ayrıca beyinsiz denilerek bu millet küçük düşürülmeye çalışıldıkça bir sonrakine %60 daha sonra %70'i bulacaktır bu sonuçlar... Nokta!


3 Eylül 2015 Perşembe

İki fotoğraf arasında fark var mıdır?


Cevabı hemen söyleyeceğim; iki fotoğraf arasında hiç bir fark yok. Sadece içimizi yakmakla kalan belki kimimiz için gözlerinden birkaç damla yaş indiren bu görüntüler için sebep, içerik ve sonuç aynı...

Görüntünün birbirinden farklı iki fotoğraf karesine ait olması, sebeplerini ve nedenlerini asla değiştirmiyor.. Üstte evladını kucağında son kez taşıyan bir babanın yorumlanamaz görüntüsü ne ise aşağıda ülkesindeki iç savaştan kaçan (nereye, niye, nasıl kaçtığını bilmeyen hatta farkında dahi olmayan) evladımızın Türkiye sahiline vuran bizzat kendisi üzerinden bize verilen mesaj aynı.

Hayat, gözümüzü açtığımız, bilincimizi fark ederek kullanmaya başladığımız an ile ne zaman kapanacağını bilmediğimiz an arasında geçen salt süreden, vakit geçirmekten ibaret bir şey midir? Bu kadar basit mi? Bu kadar milyarlarca yıllık bir geçmiş, sistematik bir evren düzeni ve şimdilik dünya için öğrenebildiğimiz, yaşamın sürdüğü bir dünya alemi...

Başlangıç ve sonra bitiş. Her bir birey için aynısı... Başladı, yaşadı, bitti. Başladı, yaşayamadı, bitti.

Aklım, bu kadar basit olduğunu söylemiyor bana. Bu kadar ucuz, bu kadar sorumsuz ve bağlamsız bir sürecin içerisinde yer aldığımızı ve bundan sonra da bu şekilde sonsuza kadar süreceğini söylemiyor. Soruyorum; sebebi var diyor. Soruyorum; sorumlusun diyor. Soruyorum; yapılan iyiliğin karşılığı alınacak diyor. Soruyorum; yapılan kötülüğün karşılığı alınacak diyor.

Ne yani? Yaşam içerisinde cezalar neden var? Yapanın yanına, yaptıkları "kar kalsın" kim ister? Islah olsun, pişman olsun ya da cezası ne ise karşılığı bulsun diye cezalar verilmez mi?

Şimdi iki fotoğrafa da iyi bakın. Üstteki fotoğrafta bir babanın yerine koyun kendinizi bir de kefen içindeki evladın. Evladımın ölümüne sebep olanlar, yaptıklarının karşılığını yaşamları boyunca al(a)mayacaklar ise; neden nizami (kurallar ile örülü) bir yaşam sürüyoruz? Çocuk yaşımda, bana verilen yaşam hakkımı elimden alanlar, beni bu hale getirenler, yaptıklarının karşılığını yaşamları boyunca al(a)mayacaklar ise; neden nizami (kurallar ile örülü) yaşam sürüyoruz? Sürdürdüğümüz bu yaşamın bir anlamı kalır mı? Fakat yaşam "anlamlı" diyoruz. Anlam katıyoruz. Sorumluluk alıyoruz. Çünkü; bilinç altımıza bir hesap gününün var olduğu işlenmiş. Dünya yaratılmadan önce yaratıcıya sözümüzü vermişiz. O'na inanacağımıza, yaşamın ardından bir hesap günü olacağına ve herkesin yaptıklarının bir bir karşısına getirileceğine iman etmişiz. Tasdik etmişiz de ondan.... Onun için tüm insanlık, daha yaşamın başladığı ilk günden bugüne hayatını anlamlandırmıştır. İyi ile kötüyü ayırmak için kurallar koymuştur, cezalar belirlemiştir vs.

Kaldı ki bu hayatın sonrasında bir hesap günü yok ise, o zaman bu dünyada neden düzen içinde yaşıyoruz ki? İnsan bunu kendisine sormaz mı? O zaman hadi! Tüm insanlık makul sınırlarından çıksın, kuralları kaldırsın ve dilediği gibi umarsızca ve bilinçsizce yaşasın... Yer mi? Yemez...

O nedenle; evladımın ölümüne sebep olanlar da çocuk yaşımda bana verilen yaşam hakkımı elimden alanlar, beni bu hale getirenler de yaptıklarının karşılığını A-LA-CAK-LAR!!!

İçim bir nebze olsun rahat çünkü fotoğraftaki yavrularımızın da benim de velim, Kitab’ı (Kur’an’ı) indiren Allah’tır! (A'raf: 196)

İyi ki;
* Adaletsizliklerin,
* Zulme uğrayan masumların,
* Ana-babasız, evsiz bırakılan çocukların


hakkının sorulacağı bir hesap günü var... 


[Kıyame(75): 1-15]
1. Kıyamet gününe yemin ederim.
2. (Kusurlarından dolayı kendini) kınayan nefse de yemin ederim (ki diriltilip hesaba çekileceksiniz).
3. İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanır?
4. Evet bizim, onun parmak uçlarını bile  düzenlemeye gücümüz yeter.
5. Fakat insan önünü (geleceğini, kıyameti) yalanlamak ister.
6. “O kıyamet günü ne zaman?” diye sorar.
7,8,9,10. Gözler kamaştığı, ay karanlığa gömüldüğü, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, o gün insan “kaçış nereye?” diyecektir.
11. Hayır, hiçbir sığınacak yer yoktur.
12. O gün varıp durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur.
13. O gün insana, yapıp önden gönderdiği ve yapmayıp geri bıraktığı şeyler haber verilir.
14,15. Hatta, mazeretlerini ortaya koysa da, o gün insan kendi aleyhine şahittir.


29 Temmuz 2015 Çarşamba

Hepiniz ve benim için; o zaman yaşasın cehennem...

Farzedelim ki %100 HAKLI olduğum bir konuda şayet haksızlığa uğratılırsam, haksız sayılırsam; beni böyle sayanların kendilerine, yakınlarına, sevdiklerine, haince pusu kursam.. Kalleşçe, tek tek hepsini katletsem, arkalarından hançerlesem... Çoluklarını çocuklarını uykularında boğsam, kötülüklerin en iğrenç olanlarını yapsam.... Davamda haklı olmaya devam eder miyim? Bana sempati duyanlar, haklılığım için davamı savunup, yaptıklarımın suç olmadığını düşünenleriniz olur mu? Bu davada beni destekler misiniz? Ailenizden birinin canını da bu uğurda almış olsam, kanını içsem, kahpelik esnasında kahkahalarla da bunu kutlasam, beni destekler misiniz? Beni savunanları kabul eder misiniz? Bana ya da benim yaptıklarımın makul olduğunu söyleyenlerin arkasında olur muydunuz? Yaptıklarım ve yapacaklarım için sırtını bana dayayanlardan razı olur muydunuz? Göz yumar mıydınız? Partilerine oy verir miydiniz? Beni yaşatır mıydınız?
"EVET" ise, hepiniz ve benim için; o zaman yaşasın cehennem...

17 Haziran 2015 Çarşamba

Ramazan ve oruç üzerine...

Bu kez bir alıntı yapmak istedim. Nitekim başından sonuna kalben de hissettiğim, iliklere dokunurcasına bir tarif olduğu için hiç değiştirmeden yayınlamayı uygun buldum.

"Oruç bizi tutar. Oysa biz, orucu tuttuğumuzu sanırız. Bir yere kadar doğrudur. Zira, orucu gerçekten tutanları, oruç da tutar. Dik tutar, diri tutar, kendinde ve agah tutar. Ve işte tam bu nedenle; oruç tutmak kendini tutmaktır.

"Ramazan'ın mübarek olsun" demeyeceğim. O zaten öyledir. Ramazan bizi mübarek kılsın."

(M.İslamoğlu)